- Songül Sevinç
Benim bu ışığa başımı uzatışım bundan 10 yıl önceydi. O kadar aydınlıktı ki içerisi... Başımı uzatmakla kalamadım. Hep aynı şeyi anlatırım. Vakıftan içeri girdiğim gün Müzeyyen Teyze’nin kapısından çıkıp, bana doğru gelip dizlerinin üzerine çöküp benimle konuşmaya başladığı o sahneyle büyüdüm ben. O gün, ellerimi nereye koyacağımı, ne söyleyeceğimi hiç bilemediğim bir dönüm noktasıdır. Gerçekten o an büyüdüm ben. O an değerli olduğumu hissettim. Karşımda gülen gözlerle bana bakan kadın sadece beni dinliyordu. Üstelik
gözlerimin içine bakarak... Öyle bir heyecandı bu! Hala her anlatışımda kalbimi çarptırır deli gibi. Bana kendimi nasıl geliştirdiğimi sorduklarında hep TEGV’de büyüdüm derim. Ailemde benim şiir yazdığımı bilen kimse
yokken defterlerimin arkasına, boş kağıtlara yazdığım şiirlerimi Müzeyyen Teyze’ye okutacağım için gidip kendime şiir defteri aldığımı hatırlarım mesela. Ona her okuttuğum şiirin ardından, “Devam et, çok güzel olmuş” diyerek
yüreklendirmiştir beni hep ve ben onun sayesinde yazmışımdır o şiirleri; okuyan biri olduğu için, beğenildiği için…
Mesela geçen sene bir hastaneye staj başvurusuna gittim bir arkadaşımla. İnsan Kaynakları Direktörü’nün odasına birlikte girdik. Önce o başladı konuşmaya, sonra sıra bana geldi. Klasik sorular tabi: Neden bu meslek, yeteneğinizin olduğunu düşünüyor musunuz, ileride kendinizi nerede görüyorsunuz, sizin için üç önemli değer nedir? Ben başladım, anlattım, cevapladım. Direktörümüz konuşmam bittiğinde gözlerime bakıyordu ve bana ilk sorduğu şey “Nereden geliyor bu özgüven?” oldu. Daha bir dik oturup “Ben TEGV’de büyüdüm.” deme gururunu yaşadım ben. Yakın bir zamanda teyze olacağım hayırlısıyla, onun haberini aldığımda bile çığlıkların hoplayıp zıplamaların arasında “Bir büyüsün, onu TEGV’e götüreceğim.” dediğimi hatırlıyorum. En iyisi ben size sözün özünden bahsedeyim: En fazla ne kadar kahraman mı olabilirsiniz?
Bütün bu örneklerin kahramanı olabilirsiniz. Unutmayın, ben sadece bir tanesiyim. Kardeşiniz yokken, birilerinin sadece sizi gerçekten sevdiği için ağabey, abla diye peşinizde koşturabileceği kadar kahraman olabilirsiniz; taklit edilecek kadar örnek alınan. O değerli yere layık görülen olabilirsiniz.
Bir gün biri, “Efendim, memleketten şikayet ediyorsun da sen ne yapıyorsun?” dediğinde, ben yüreğimle geleceğe ulaşıyorum, diyebilirsiniz!
Hiç doğmamış çocuklarınızı büyütebilirsiniz.
Onların sizlere içlerini açmasını sağlayabilirsiniz.
Çıkar dünyası denen bir şeyin karşısına gönül koymak ne demek anlatabilirsiniz.
Küçücük yüreklerinin yaralarını sarabilirsiniz.
Sokakta yürürken, yanınızdan geçen dört kişiden ikisinin kavga edip bağrıştığı bu günlerde siz sadece gülümseyerek, onların kalbine sevgiyi yerleştirebilirsiniz.
Siz, akşam annesiyle babası kavga ettiği için ağlayarak uyuyan bir çocuğa “Hadi tut elimi, oyun oynayalım.” diyerek, onun bütün acısını alabilir, unutturabilirsiniz.
Ebeveynlerin bile “İleride bana bakar.” diye çocuk yaptığı, her şeyin kolay tükenir olduğu bir dünyada karşılıksız sevmenin bu kadar kolay olduğunu onlara öğretebilirsiniz.
İyi ki varsınız! Siz sadece çocukları değil, geleceği aydınlatanlarsınız!
Çoğunuzu tanımasam da henüz, yüreğiniz sizi buraya getirdiği için sizleri çok seviyorum! O yürekleri hiç kaybetmeyin. Kocaman yüreklerinizin önünde ben saygıyla eğiliyorum.